21 Mayıs 2011 Cumartesi

Saglik Bakani’ndan açiklama


Saglik Bakani Recep Akdag, su anda Türkiye’de bir kizamik salgini olmadigini, ancak olusmamasi için gerekli tedbirleri almak zorunda olduklarini söyledi. Akdag, ”Gerekirse 1975 ile 1990 arasinda doganlari asilayabiliriz” dedi.


TÜSIAD’in düzenledigi ”Türkiye’nin Avrupa Birligi’ne Üyelik Sürecinde Saglikta Inovasyon Rapor Tanitim Toplantisi”nda konusan Akdag, saglik alaninda arastirma ve gelistirme çalismalarina iliskin degerlendirmelerde bulundu.


Obezitenin artik bütün dünyada bir saglik sorunu haline geldigini, bunun diyabet, kalp ve kanser gibi hastaliklari beraberinde getirdigini ifade eden Akdag, obezitenin Türkiye için de bir salgin haline geldigini belirtti. Akdag, bununla ilgili ciddi tedbirler almak zorunda olduklarini, bu nedenle bir eylem plani hazirladiklarini hatirlatti.


Türkiye’de saglikta, teknoloji alaninda büyük kesiflerin yapilmadigini, herhangi bir ilaç molekülü gelistirilmedigini söyleyen Akdag, bunun ana sebebinin Türkiye’de bilimsel arastirmalarin gereken noktaya ulasamamasi oldugunu ifade etti. Hükümet olarak AR-GE çalismalarina ciddi destekler verdiklerini anlatan Akdag, özellikle ilaç alaninda çalismalarin ilgili kurumlarla tartisildigini söyledi.


Ilaçlarin fiyatlandirilmasi ve satin aliminda ilgili ilaç sirketlerinden sikayetler geldigini dile getiren Akdag, ”Bu durum AR-GE yatirimlarini etkilemez. Çünkü bu tedbirlerin alinmadigi yillarda da gerekli yatirimlarin yapilmadigini görüyoruz” diye konustu.


Bakan Akdag, Türkiye’deki bilim adami sayisinin ve niteliginin yüksekligine isaret ederek, bu hususta belli kümelenmelerin olmasi gerektigini ifade etti.


Akdag, ”Bunu hizlandirmak için teknolojiyi Türkiye’ye transfer ederken ya da dogrudan Türkiye’de teknolojik yatirim halinde uzun süreli garantili alimlar yapabiliriz. Çünkü kamu burada en büyük alici durumunda. Saglik hizmeti de yine çogunlukla kamu hastanelerinde veriliyor. Simdiye kadar iki asi konusunda bunu yaptik. Teknolojinin belli bir bölümünü Türkiye’ye tasidik” bilgisini aktardi. Bu alandaki çalismalari sürdüreceklerini belirten Akdag, ilaç alaninda da birtakim önlemler aldiklarini söyledi.


Türkiye’nin bu konuda büyüyen bir pazar oldugunu, aldiklari tedbirlerle büyümeyi kontrollü hale getirdiklerini anlatan Akdag, bu pazarin kontrolsüz büyümesi halinde kamunun aldigi ilacin parasini ödeyemez duruma gelme riski bulundugunu kaydetti.


Akdag, patent ve veri korumayla ilgili degerlendirmelerde de bulanarak, veri korumanin süresinin sona ermesinden sonra ilaçlarin jeneriginin üretilebildigini, bunun yeni ilaçlarin kesfini tesvik ettigini belirtti.


Patent ve veri korumayla ilgili sürenin uzamasini ”sürekli yesillik” olarak niteleyen Akdag, ilaç firmalarindan bu konuda çok sayida basvuru yapildigini, bunun kötüye kullanilmamasi gerektigine isaret etti.


Ilaçlarin ruhsatlandirilmasinda aranan ”iyi uygulama belgesi” ile ilgili de degerlendirmeler yapan Akdag, Türk firmalarinin yurt disinda ürettigi ürünler için bu belgenin alinmasinda bazi ülkelerde zorluklarla karsilasildigini anlatti. Akdag, bunlari ”tarife disi engelleme” olarak degerlendirerek, ”Biz de halkimizin sagligini korumak için, disaridan gelen ürünler için kuralimizi degistirdik. Buna tepki gösterildi ancak biz de karsi tarafin yaptiginin disinda bir sey yapmiyoruz. Bir orta noktayi bulacagiz. Karsilikli tanima prosedürleri gelistirilecek” diye konustu.


Saglikta dönüsüm programi ile saglik alaninda yasanan gelismelere de dikkati çeken Akdag, bunun birçok ülke tarafindan örnek alindigini, özellikle performansa dayali ödeme sistemini uygulamak için kendileriyle temasa geçen ülkeler oldugunu bildirdi.


Akdag, performansa dayali ödeme sistemi ile Saglik Bakanligi’nda çalisan doktorlarin yüzde 94'ünün gönüllü olarak muayenehanesini kapattigini ifade etti.


-”TÜRKIYE’DE KIZAMIK SALGINI YOK”-
Toplantidan ayrilirken gazetecilerin sorularini da yanitlayan Akdag, Istanbul’da 24 kiside kizamik hastaligi görüldügünün belirtilmesi ve ülkede salgin olup olmadiginin sorulmasi üzerine, 13 Ocakta görülen ilk vakanin, turistlere hizmet veren kuyumcuda çalisan bir kisi oldugunu söyledi.


Hastalarin tümünün yurt disi kaynakli virüsten etkilendigini ifade eden Akdag, geçmiste ülkede binlerce kisiyi etkileyen kizamik salginlari oldugunu, gerçeklestirdikleri asilama programi sayesinde 2006'dan beri vaka sayisinin yok denecek kadar azaldigini bildirdi.


Akdag, 2007-2010 yillari arasinda 4 ile 7 kizamik vakasi görüldügünü, bunlara da dis kaynakli virüslerin neden oldugunu belirterek, daha önce ”Türkiye’de kizamigin elimine edildigi, Avrupa’dan bulasma olur diye korkuyoruz” açiklamasi yaptigini hatirlatti. Son vakalarin da bu tür vakalar oldugunu vurgulayan Akdag, hastaligin 1975 ile 1990 dogumlular arasinda görüldügünü, 1990 sonrasinda doganlarda vakaya rastlanmadigini kaydetti.


Bakan Akdag, bunun, bu yas grubunda asilama yapilmadigi anlamina geldigini ifade ederek, konuyla ilgili bilim kurulunda tedbirlerin görüsüldügünü, bu yas grubundaki kisilerin asilanip asilanmayacaginin ele alindigini söyledi. Bakan Akdag, ”Gerekirse 1975 ile 1990 arasinda doganlari asilayabiliriz” dedi.


Kizamik asisinin ilk dozunun bebekler 12 aylik olunca yapildigini animsatan Akdag, bu yas altindaki bebekler için risk olusmamasi amaciyla bölgelerde aile hekimlerinin uyarildigini, gerekirse bu yerlerde 12. ayin altindaki bebeklere ilk doz asinin yapilabilecegini söyledi.


Akdag, bir soru üzerine, ”Su anda bir kizamik salgini yok, ama olusmamasi için gerekli tedbirleri almak zorundayiz” dedi.


Istanbul’da Bagcilar, Güngören, Bahçelievler’in de aralarinda bulundugu 11 yerde vakalarin görüldügünü söyleyen Akdag, aile hekimleriyle irtibata geçilerek bu riskli bölgelerdeki 5 yas altinda asilanmamis çocuklarin tespit edilerek asilanmasini istediklerini bildirdi.


Akdag, bir baska soru üzerine, Türkiye’de obeziteye karsi mücadele ettiklerini, halkin bu konudaki duyarliliginin önem tasidigini söyledi.


Sezaryenle dogum oranlarinin düsürülmesi için normal dogumun tesvik edilmesine yönelik uygulamayla ilgili bir soru üzerine de Akdag, bunun yeni bir uygulama olmadigini belirtti.


Sezaryenin bir ameliyat oldugunu ifade eden Akdag, normal dogum için getirilen performans ücretinin sezaryen için ödenenden daha düsük olmadigina isaret etti. Ailelere de bu konuda duyarli olmalari çagrisi yapan Akdag, ”Sezaryen demek karninizin nesterle yarilmasi demektir. Gerekmedikçe sezaryene yönelinmemeli” uyarisinda bulundu.


AA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder