21 Mayıs 2011 Cumartesi

Çesitli sebeplerden dolayi bir çok alerjik rahatsizliga maruz kalmaktayizdir. Alerjinin ne oldugu ve ne gibibelirtiler gösterdigini ögrenmeniz sagliginiz açisindan büyük önem arz eden durumalrdan birisi olmaktadir.


Alerji, bedenin bazi yabanci maddeler ile temasina yanit olarak bagisiklik sistemi(immün sistem) tarafindan gösterilen abartili bir reaksiyondur. Kisaca, alerji bagisiklik sisteminin asiri duyarliligina bagli bir hastaliktir. Abartili tepki gösterilen bu yabanci maddeler genellikle çogu insanda hiçbir alerjik yanit olusturmaz. Alerjik insanlarin organlari yabanci maddeleri tanir ve onlara karsi reaksiyon gösterir aslinda bu bagisiklik sisteminin bir parçasidir. Alerji yapan maddelere “alerjen” denir. Alerjenlere örnek olarak polen, ev tozu akarlari, küf ve gidalar alerjen olarak siralanabilir.


Saman nezlesi gibi hafif alerjiler insan nüfusunda yaygin bir yere sahiptir. Bu hafif siddetteki reaksiyonlar alerjik konjunktivit, kasinti ve burun akintisi gibi belirtilerle sonuçlanmaktadir. Alerji, astim gibi hastaliklarda önemli bir rol oynayabilir. Bazi kisilerde, çevresel, diyet alerjenlere ya da ilaçlara karsi siddetli meydana gelen siddetli alerjiler hayati tehdit edebilmektedir. Hayati riske atan bu tip reaksiyonlara “anafilaktik reaksiyonlar” adi verilmektedir.


ALERJI NASIL TESHIS EDILIR?


Alerjinin teshis edilmesinde çesitli testler mevcuttur. Bunlar bilinen alerjenlere karsi derinin yanitlarina bakilarak anlasilabilir. Bir diger test ise kandaki alerjene özgü IgE varligi ve seviyelerine bakilmaktadir. Deri testi kan testlerine göre daha aza maliyetli oldugundan tercih edilmektedir. Buna göre hangi maddeye alerjiniz oldugu anlasilabilir. Deri testinde hastanin kol ya da sirt gibi organlari tercih edilir. Süpheli alerjenler veya kendi özleri (polen, çimen, mite proteinler, fistik vb) küçük miktarlarda kalem veya boya(bunlar dikkatli seçilmelidir, yoksa kiside alerjik reaksiyon olusturabilir) ile isaretlenmis alanlara tanitilmaktadir. Deriyi delmek için küçük bir plastik veya metal cihaz kullanilir. Bazen alerjen, bir igne ve siringa yardimi ile hastanin cilt içine “intradermal” enjekte edilir. Hasta maddeye alerjik ise, gözle görülür bir iltihabi reaksiyon genellikle 30 dakika içinde ortaya çikar.


Kan testi yöntemleri belirli maddelere alerjisi tespiti için kullanilabilir. Hastanin serum içinde bulunan “total IgE düzeyi” ölçülür. En çok kullanilan bu testlerin disinda baska testler de mevcuttur. Oral ve ya solunum yolu ile alerjen maddenin alinmasi ile yapilan testler, eliminasyon testleri ve yama testleri de kullanilabilir yöntemler arasindadir.


BELIRTILER VE BULGULAR
Alerjiden en sik etkilenen organ burundur. Burun iç kismini örten burun mukoza tabakasinin iltihabi sonucu sismesi(alerjik rinit) sik karsilan bir durumdur. Ilaveten alerjik sinüzit, gözde kizariklik ve konjonktiva (alerjik konjunktivit) ve kasinti, hapsirma, öksürme, hirilti ve nefes darligi, astim ataklari, bazen de agir vakalarda larinks ödemi olarak bilinen sislikten ileri gelen havayollarinin daralmasi görülebilen durumlardandir.


Kulaklar muhtemelen dolgun hissedilir. Östaki tüpündeki bir hasardan dolayi agri ve isitme noksanligi hissedilebilir. Egzama ve kurdesen (ürtiker) gibi deri döküntüleri, gastrointestinal sistemde karin agrisi, ishal, kusma, siskinlik gibi bulgular da alerji semptomlari arasinda yer almaktadir.
Çogu alerjen faktör toz veya polen gibi hava partikülleridir. Havada uçusan parçaciklara bagli olarak gelisen alerjilerde belirtiler genel olarak göz, burun ve akcigerler gibi hava ile temas eden bölgelerde ortaya çikar. Örnegin, saman nezlesi olarak bilinen alerjik rinit hapsirma, gözlerde kizarma ve kasinti, burun akintisina neden olmaktadir. Burun akintisi sonucu burun tahrisi olusabilmektedir. Aerosol alerjenler astimli semptomlara yol açabilir. Hava yollari (brons) daralmasina, akcigerlerde mukus salgisinin artmasina gözler, nefes darligi (dispne), öksürük ve hirilti ya sebep olmaktadir.
Çevresel alerjenlerin disinda alerjik reaksiyonlara aspirin gibi ilaçlar ve penisilin gibi antibiyotik ilaçlarin reaksiyonlari, besinler ve böcek sokmalari da yol açabilir. Gida alerjisinin belirtileri, siskinlik, kusma, ishal, kasintili deri ve kurdesen sirasinda derideki sislik ve karin agrisi vardir. Gida alerjileri nadiren solunum (astim) reaksiyonlari ya da rinit nedeni olabilir.


Böcek sokmalari, antibiyotikler ve bazi ilaçlarda vücut sistemik bir alerjik reaksiyon üretmektedir. Bu reaksiyonlara anafilâksi adi verilir. Anafilâkside dolasim sistemi, solunum sistemi ve sindirim sistemi de dâhil olmak üzere birçok organ sisteminde etkilenebilir. Sistemlerin etkilenme durumuna göre ve oranina bagli olarak deri reaksiyonlari, bronslarda, ödem, hipotansiyon, koma ve hatta ölüme neden olabilir. Bu tür bir tepki aniden tetiklenebilir ya da baslangiçta nöbetler sekline olup gecikebilir. Bu tür durumlarda hastaya epinefrin enjeksiyonunu gerektirmektedir. Anafilâksi dogal bir tepkidir ama uzun bir zaman sonra nüksedebilir ve ya tamamen kaybolabilir.
Lâteks gibi deri ile temas maddeler kontakt dermatit, egzama olarak bilinen alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Deri alerjileri sik sik deride döküntüler, sisme ve cilt içinde iltihaplara neden olur. Bazen de ürtiker adi verilen kurdesen hastaligina yol açar.


NEDENLERI
Alerji için risk faktörlerini konak ve çevresel faktörler olmak üzere iki genel kategoriye sigdirabiliriz. Kalitim ile cinsiyet, irk ve yas dâhil olmak üzere birçok faktör de alerjiyi kontrol ediyor olabilir. Dört büyük çevre kosulu enfeksiyona maruz kalma riskini artirir. Bunlar erken çocuklukta hastaliklar, çevre kirliligi, alerjen düzeyleri ve beslenme diyet degisiklikleri olarak siralanabilir.


* GIDA ALERJISI: En sik görülen besin alerjilerinden biri fistik bir hassasiyetidir. Fistik alerjisi çok siddetli olabilir ancak okul çagindaki çocuklarda ara sira görülebilir. Ceviz, Antep fistigi, çam fistigi ve findik genel sayilabilecek alerjen besinlerdir. Susam ve hashas tohumlari gibi tohumlar mevcut yag ve protein içerdigi için kisi bunlardan birine çok hassas ya da çok olabilir. Sonuçta da alerjik bir reaksiyon ortaya çikarabilir. Yumurta alerjisi ancak elli çocuktan birini etkileyen bir durumdur. Bu durum bes yasini asan çocuklarda görülme sikligi azalmaktadir. Yumurtadaki alerjen genellikle sarisindan ziyade beyaz protein kisimdir. Süt, inek, keçi ya da koyundan elde edilen peynir gibi süt ürünleri de baska bir alerji neden olan yaygin bir yiyecektir. Laktoza karsi tolerans gösterememe süt için ortak bir tepki olup aslinda alerji biçimi degildir. Süt alerjisi, kabaca yüzde onluk bir dilimde sigir sütü çocuklari etkiler. Sigir, inek sütünde bulunan proteini a miktarda içerir. Diger alerjen proteinler arasinda soya, bugday, balik, kabuklu deniz ürünleri, meyve, sebze, baharat(sumak), sentetik ve dogal renklendiriciler, tavuk ve kimyasal katki maddeleri içeren besinler sayilabilir.
* GIDA DISINDAKI ALERJEN PROTEINLER: Lâteks solunum, deri ve sistemik(tüm vücudu etkileyen) reaksiyonlari tetikleyebilir. Lâteks kullanimi daha çok saglik çalisanlarinda oldugu için onlarda duyarlilik yüksek derecededir. Lâtekse karsi en yaygin tepki alerjik kontakt dermatit, kuru ve kabuklu lezyonlardir. Bu tepki genellikle 48-96 saat sürer. Terleme veya eldiven altindaki sürtünme lezyonlari agirlastirmaktadir, muhtemelen ülserasyonlar yol açabilir. Saglik görevlilerin dis ya da karin cerrahisi sirasinda giydikleri eldivenlerden dolayi hassas hastalarda çok daha ciddi boyutlarda anafilaktik reaksiyonlar gelisebilir.
Lâteks ve muz hassasiyeti çapraz reaksiyon olabilir. Ayrica, lâteks alerjisi olan hastalarda da kivi, avokado ve kestane hassasiyeti olabilir. Bu hastalarda klinik olarak perioral kasinti ve yerel ürtikere rastlanmaktadir.
* GENETIK: Alerjik hastaliklar kuvvetle ailesel olabilir. Tek yumurta ikizlerinde yaklasik % 70 ayni alerjik hastalik olmasi muhtemeldir. Çift yumurta ikizlerinde ayni alerjisin meydana gelmesi ise yaklasik% 40 civarindadir. Alerjik ebeveynlerin alerjik çocuklari olma ihtimali yüksektir. Bazi alerjiler soylari boyunca tutarli degildir. Alerji gelisimi ile yapilan bir istatistikte, çocukluk çaginda alerji gelisme olasiliginin daha fazla oldugu belirlenmistir. Alerji olma 10 ile 30 yaslari arasinda hizli bir düsüs göstermektedir. Yaygin olarak 10 yasin altindaki çocuklarda saman nezlesi görülürken, 10 yastan sonra genç ve eriskinlerde ise astim görülmektedir. Genel olarak erkekler kizlara göre alerjiye yakalanma riski daha yüksektir.
* DIGER ÇEVRESEL FAKTÖRLER: Alerjik hastaliklar, sanayilesmis ülkelerde tarim olan ülkelere göre daha yaygindir. Kirsal nüfus karsisinda kentsel toplumlarda alerjik hastaliklar daha yüksek bir orandadir. Içme suyu ve hava kirlilikleri kisinin bagisiklik sistemini baskiladigi ya da zayiflattigi için alerjen maddelere daha hassas duruma getirmektedir.


ALERJI TEDAVISI
Tedavide alerjen olan maddelerden uzak durma, anti-histamin kullanimi, steroidler ya da diger ilaç uygulamalari ve son olarak da bagisiklik sistemini alerjen maddeye karsi duyarsizlastirmayi hedefleyen tedaviler siralanabilir. Son zamanlarda, alerjik hastaliklarin tedavisinde kullanilan tibbi uygulamalarda çok büyük gelismeler olmustur. Geleneksel tedavide söz konusu alerjenden kaçinarak yasamak yeterli olabiliyordu. Fakat polen gibi her yerde mevcut durumlar kaçinmak ya da kendi korumakla maruz kalma azalmamaktadir. Bu durumlarda alerjenden kaçinmak zor olmaktadir.
Ilaçla tedavide amaç alerjik mediatörlerin eylemi engellemek ve hücrelerin degranülasyonu süreçlerin isletilmesini önlemek için kullanilir. Bu ilaçlar antihistaminikler, glukokortikoidler, epinefrin (adrenalin), teofilin ve kromolin sodyum içerir. Bu ilaçlar, alerji semptomlari hafifletmek ve akut anafilâksi durumunu kurtarilmasi için yardim alinmasi zorunludur. Fakat alerjik hastaliklarin kronik tedavisinde küçük bir rol oynamaktadirlar.


Diger bir tedavi metodu ise immünoterapidir. Hastayi duyarsizlastirmak için uygulanan ve söz konusu alerjeni giderek daha büyük dozlarda asilanan bir tedavi yöntemidir. Bu, asiri duyarliligin siddetini azaltabilir veya tamamen ortadan kaldirabilir. Bu tedavi asiri duyarlilik durumunda görülen asiri IgE üretiminin engelleme amacina dayanmaktadir. Bir anlamda, kisinin söz konusu alerjene karsi artan miktarda bagisiklik sistemi insa edilmektedir. Çalismalar immünoterapinin uzun vadeli etkin oldugu ve yeni alerji gelistirme azaltilmasinda da önleyici etkisi oldugunu göstermistir


Sayfa kategorisi: Saglik Bilgisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder