21 Mayıs 2011 Cumartesi

Bir de gevsek mideler vardir. Bunlarin sanki dünya umurunda degildir. Ne gelse ve ne kadar gelse, kabulüdür. Bu tip mideler, sanki bir çöp tenekesi gibi asagidan yukariya dogru dolarlar. Yani, alinan gidalar bir prosedür falan dinlemeden solugu midenin dibinde alirlar. Hele bir de gevsek dedigimiz midenin daha da gevsegi vardir ki, evlere senlik! Neyse, biz isi o kadar uç noktalara götürmeyelim. Tabii ki, bu arada sert mideleri de unutmamak gerekir. Bu mideler diger midelere göre çok daha hareketlidir. Mide hareketlerine peristaltik hareketler denir. Bu hareketler sayesinde sindirim kolaylasir ve besinler rahat hareket ederler. Peristaltik hareketler dalga seklindedir. Bir dalga tüm mideyi ortalama bir dakikada katedebilmektedir. Normal bir midede, dakikada üç-dört dalga, yani peristaltik hareket gerçeklesir. Asagidan yukariya dogru olan midelerde bu dalga sayisi bir-iki kadardir. Sert midelerde dalga sayisi bes-on arasidir. Her iki durum da normal degildir. Alkol, kahve, asitli içecekler, stres dalgalarin artmasina neden olurlar. Korku, fiziksel yorgunluk, zihin yorgunlugu, agrilar, sigara mide hareketini ve tonusunu azaltmaktadirlar. Bu hareketlerin sürekli az olmasi veya sürekli fazla olmasi metabolizmaya zarar verebilmekte, alinan besinlerden yeteri kadar faydalanmamaya neden olabilmektedir.


Sevgili mideniz, sindirim borusunun en genis kismi olup yemek borusu ile barsagin birinci kismi olan duedonum arasina yerlesmis, kiymetli bir organdir. Dolma kapasitesi sanildigi kadar fazla degildir. Tüm kapasitesi bir-bir buçuk litre kadardir. Mideniz üç kisma ayrilmistir. Bunlardan birinci kisim her zaman hava içermektedir, dolayisiyla duvarlar birbirine tam yapisik durmazlar; ikinci kisim ise, midenin en çok genisleyebilen kismidir. Ayrica, bu kisim bir depo görevi görmektedir. Son kisim ise karistirici, sikistirici ve bosaltici bir fonksiyona sahiptir. Burada besinler artik yari sivi haline gelmislerdir. Aç kimselerin uzun zaman bos kalmis midelerinde müthis kasilmalar olabilmektedir. Bunlara açlik kasilmalari denmektedir. Bu durum normaldir, gastrit veya ülserle karistirmamak gerekir. Bir seyler yendigi takdirde bu kasilmalar geçecektir. En dogrusu mideyi çok uzun süre bos birakmamaktir. Ortalama üçer saat ara ile midenize az da olsa bir seyler gönderilmesi en uygun olanidir. Yani, normal beslenmenizde bu üç saat kuralina uymak gerekmektedir. Azar azar ve sik sik beslenmek prensibiniz olmalidir. Bu sayede hem, midenizi korumus olursunuz, hem de kilonuzu muhafaza edebilirsiniz. Ayrica, bu sekilde davranarak kan sekerinizi kontrol altinda tutabildiginiz gibi, sinir sistemi faaliyetlerinizin de yolunda gitmesini saglarsiniz. Fazla kilolu bireylerde mide yapisi bozulmustur. Yani, mide asagidan yukariya dogru dolmaya baslamistir. Ancak bu birey zayiflayip normal kilosuna ulastiginda, mide yapisi da düzene girmektedir.


Bir de mideyi ters yönde çalistirma olayi vardir. Mide ve barsaklarda bulunan besinlerin, gerisingeriye zorlu bir sekilde disariya çikarilmasi demek olan bu olaya “kusma” denir. Derin bir nefes alma ile baslayan kusma olayi, metabolizmaya ve mide-barsak sistemine zarar vermektedir. Asla keyfi olarak kusmaya sebep olmamak gerekir. Bazi kisiler, bol miktarda yemek yiyip daha sonra bu yiyecekleri kusma yolu ile disari atarak o besinlerin kalori hismindan kurtulmaya çalisirlar. Iste bu durum çok yanlistir. Sevgili midenize fevkalade zarar verdiginiz gibi, yiyeceklerin kalorisinden bu yolla kurtulmaniz da imkânsizdir. Cefakâr ve de vefakâr midenizi ihmal etmeyin. Unutmamak lazim, kalbe giden yol asla mideden geçmemeli. Çünkü, mideniz yol geçen hani degildir.


Hangi tip mideye sahip olursaniz olun kaybedilmis pek fazla bir sey yoktur. Midenizi lüzumsuz seylerin atildigi yer olarak görmekten vazgeçin ve su fazla kilolarinizdan bir an önce kurtulun. Midenizi yeniden kazanabilirsiniz. Yeter ki midenizi düzene sokmak için ilk adimi atin.


Hasta olan veya hastalik belirtileri gösteren herkesin, büyük olasilikla, bir besin yetersizliginden kaynaklanan ve dogru beslenme ile düzelebilecek bir sorunu vardir.


Herhangi bir hastalik bireyin metabolizmasinda bir bozukluk oldugunu gösterir. Örnegin, kalp hastasi bir insanin yüksek kolesterolü olabilir. Egzamali bir çocuk belli yiyeceklere alerjik olabilir. Beslenme insanin biyokimyasinda, dolayisiyla sagliginda en az eczacilik kadar önemli bir etkendir. Hasta ya da hastalik belirtileri gösteren bir insanin biyokimyasi bozulmustur ve bozukluk dogru beslenme yolu ile düzeltilebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder